Bizim Ankara Radyosu’nun bir âdeti var. Alman devlet reisi Bay Hitler’den bahsettiği ve bunun başına bir nevi ihtiram [saygı] kelimesi koymak istediği zaman daima “mösyö”yü tercih eder. Halis bir Alman’ın başına halis bir Fransız külâhı geçirmek gerçekten garip oluyor. Vakıa, biz bütün Avrupa’yı Fransız gözlüğü ve Fransa vasıtası ile görmeye alışkın olduğumuz zamanlarda, ecnebi isimlerinin başına hangi millet için olursa olsun bir mösyö kelimesi takardık. Bu bakımdan Ankara Radyosu manasız bir yenilik icat etmiş değildir. Sadece artık manası kalmayan bir an’aneye dört elle sarılmaktadır denebilir. Hitler bahis mevzuu olduğu zaman istersek Her Hitler diyelim. Hatta ekselans bile diyebiliriz. Çünkü majeste gibi bunu da Türkçede kullanmaya başladık. Daha iyisi Bay Hitler deriz, fakat ne yapsak “Mösyö Hitler”i artık mazur gösteremeyiz. Bu sadece alışkanlık ve dikkatsizlik eseridir. Kulağa garip gelmekte ve nahoş bir tesir yapmaktadır. Bizde böyle bir intiba hâsıl olmamasını radyomuzdan rica edersek fazla bir külfet yüklemiş olmayacağımızı ümit ederiz.”
Tanin, 13 Kasım 1943
Halka açık kara büyü
Cumhurreisi İnönü şerefine Franz Von Papen’in (Ankara’daki Almanya büyükelçisi) verdiği bir yemek davetinde, bizzat büyükelçi tarafından davet edilen illüzyonist Kalanag (gerçek adıyla Helmut Schreiber) yüksek düzeyli konukların önünde hünerlerini gösterdi. Papen, “hokus pokus”un mucidi olduğu ileri sürülen bu sanatçı ile Hitler’in Bavyera’daki Berghof malikânesinde tanışmıştı. Papen, İnönü’nün bu sanatçının hünerlerinden çok etkilendiğini, ama Türk halkının batıl inançlara kendini kaptırmaya eğilimli olduğunu belirterek sanatçının Türkiye’de halka açık kara büyü gösterisi yapmamasını rica ettiğini belirtmiştir.
Reiner Möckelmann’ın Franz von Papen – Hitler’in Türkiye Büyükelçisi (2019) başlıklı kitabından
Kocamı kaybettiniz, geri dönmedi
Boksör Joe Louis, tenor Beniamino Gigli, aktör Clark Gable ve daha bir sürü meşhuru sahnede yok eden illüzyonist Kalanag aslında bir felsefe profesörüdür.
Dünyanın en usta sihirbazı Profesör Kalanag konuşmamız sırasında bir hatırasını nakletti: Otomobil numarası ile üstlerine bir örtü sarıp sekiz on kişiyi bir arada yok ettiği günlere ait bir hatıraydı bu. Almanya’da temsiller veriyordu. Bir gece gösterilerden sonra bir kadın, yanında bir polis memuru olduğu halde kendisini locasında buldu. “Sahnede kocamı kaybettiniz, fakat kendisi geri gelmedi” diyordu kadın. Başta kadın ve polis memuru olduğu halde Kalanag ve yardımcıları tiyatro binasını baştan aşağı aradılar. Adam bulunamadı. Kadın kocasının orada olmadığına, polis memuru da illüzyonistin “Kaybediyorum” bahanesi ile seyircileri öldürmediğine iyice kanaat getirdiler. Bu olaydan sekiz on gün sonra profesör Münih’ten atılmış şöyle bir kart aldı: “Karıma artık tahammül edecek halim kalmamıştı. Bana bu ilham ve fırsatı verdiğiniz için size minnettarım. Saygılarımla.”
Profesör Kalanag’ın bir de içki numarası var. Seyircilerin arasına inip boş bardaklar dağıtıyor ve tercümanın aracılığıyla her kim ne isterse elindeki su dolu sürahiden bardağı o içkiyi boşaltıyor. Sürahiden dökülen, bardağa girene kadar sudur. Fakat bardağı değdiği andan itibaren seyircinin arzuladığı içkidir. Bu içki yerine göre viski, konyak, şampanya, votka, rakı, likör, hatta kahve, boza veya mürekkep olabilir.
.